23 Temmuz 2009 Perşembe

Tuz ve Nem

21 Temmuz 2009 Salı

bulutların üstünden bıraktım

Bulutların üstünden bıraktım ben kendimi sonunu düşünmeden
duygular sarınca beni
gizlice tuttum ellini
yüzüne baktım usulca
gözlerin fısıldadı mutluluğu yavaşça
gözlerin fısıldadı mutluluğu yavaşça
çiçeklerin kokusu dalgaların şarkısı rüzgarın fısıltısı
bir sana birde bana
bir sana birde bana

bahçede hanımeli
gökyüzünde yıldızlar
yağmurun narin sesi şimdi bir anlamı var
aşk nasılda kırılgan sus dedim ama olmadı
kalbimden ismin geçti kimseler duymadı
kalbimden ismin geçti kimseler duymadı
çiçeklerin kokusu dalgaların şarkısı rüzgarın fısıltısı
bir sana birde bana
bir sana birde bana

19 Temmuz 2009 Pazar

İstiklal Sokakları.

Şu an İstiklalde bir yerde oturuyorum,gün ışığı.

Keşke burda olsaydın,sana seslenmek istedim.Herkes dışarı atmış kendini bir de Sigara yasağı geldi ya mahvolduk.

Çok sıcak,çok çok sıcak.

Dün Ezginin Günlüğü konserindeydik.Senin için de söyledim ben :)

Yazacak çok şeyim var,şimdi anın tadını çıkarmalıyım.

Dönünce yazacağım hepsini,

Seviyorum seni.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Ay ışığının varlığında

Deniz kenarından yazıyorum ay ışığım. Evet ilk söylemem gereken buydu çünkü tüm güzellikler hep olduğu gibi burada saklı.
Kaset koleksiyonuma yeni parçalar ekledim yakın zamanda. Film konusunda da aynı şeyi yapıyorum. Günler güzel geçiyor çünkü ardındaki gecede ay ışığı saklandığı yerden ortaya çıkıyor ve düşünceleri hapis yattıkları yerden kurtarıyor.
Kelimeler düşüncelerin hapsinde değil artık. Ama içimde bir acelecilik var. Sol tarafımdaki pencereden bakınca o eşsiz dalgalanan maviliği görebiliyorum. Bu beni sahiden çok heyecanlandırıyor. Beklemek istemiyorum. Artık beklemek istemiyorum.
Kelimelerimi sana oradan fısıldamak istiyorum. Bu tuşları ekranı ve gürültüyü boşver.
Sigaramı ve ucuz şarabımı alıp gideceğim. Belki onu görürüm. Hatırlarsın,burası onun şehri ;)
İlk buluşmamızda sana haber vermiştim heyecanımı bir nebze dışarıya vurmak için. Sonrası iyilik hoşluk. Hani demiştim ya eskiye dönüyorum,çakallığa dönüyorum diye. İşte şimdi tam da sırası. Bu sahilden daha uygun bir yer olamaz.
Kabare winston ve doors eşliğinde sarhoşluğa uçuyorum.
Senin için de içeceğim*
Seviyorum

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Gün Işığının Yokluğunda.

Ah gene bana bıraktın buraları değil mi?

Beklerim bende,bekledikçe paylaşırım.

Midemde kar taneleri uçuşuyor yaz sıcağında.

Buzuldan terler.

Seviyorum.

5 Temmuz 2009 Pazar

His..

Bu gece dönüyorum kadın.

Bekleyelim bakalım..

2 Temmuz 2009 Perşembe

Jonathan vardı da ne oldu...

Martılar güzel hatırlatmalarla geldiler
En sıcak en samimi en doğal en aşk dolu zamandı geldiklerinde.
Sonra biz gittik,bıraktık onları.
Sonra onlar bizi geçti,yol aldılar hiç durmadan. Eee ne olacaktı ki,ne bekliyorduk ki?
Bizle birlikte buhranda kalmalarını mı?
Yok.
Anlamsız.
Martılar koşuşturuyor. Ve geride bıraktıklarımızı yanlarına alıyorlar. Acı olan bu. Aslında hak etmediler mi?
Evet. Ama bilmediler ki onları ne çok sevdiklerimizi
Zaten bilseydi onu ne çok sevdiğimi zaten anlayacaktı ki...

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Temmuz

temmuza girmişiz bile. vay canına. nasıl da geçiyor. yakında eylüle gireceğiz.başlangıç tarihine bakıp hüzünleneceğim. sonra ekim gelecek. en özel günün tarihinde bir kez daha öldüreceğim onu ve kendimi.kasım olduğunda kimse kutlamasın doğum günümü. çünkü yok artık öyle bir gün. yaktım tüm iplikleri.