16 Temmuz 2009 Perşembe

Ay ışığının varlığında

Deniz kenarından yazıyorum ay ışığım. Evet ilk söylemem gereken buydu çünkü tüm güzellikler hep olduğu gibi burada saklı.
Kaset koleksiyonuma yeni parçalar ekledim yakın zamanda. Film konusunda da aynı şeyi yapıyorum. Günler güzel geçiyor çünkü ardındaki gecede ay ışığı saklandığı yerden ortaya çıkıyor ve düşünceleri hapis yattıkları yerden kurtarıyor.
Kelimeler düşüncelerin hapsinde değil artık. Ama içimde bir acelecilik var. Sol tarafımdaki pencereden bakınca o eşsiz dalgalanan maviliği görebiliyorum. Bu beni sahiden çok heyecanlandırıyor. Beklemek istemiyorum. Artık beklemek istemiyorum.
Kelimelerimi sana oradan fısıldamak istiyorum. Bu tuşları ekranı ve gürültüyü boşver.
Sigaramı ve ucuz şarabımı alıp gideceğim. Belki onu görürüm. Hatırlarsın,burası onun şehri ;)
İlk buluşmamızda sana haber vermiştim heyecanımı bir nebze dışarıya vurmak için. Sonrası iyilik hoşluk. Hani demiştim ya eskiye dönüyorum,çakallığa dönüyorum diye. İşte şimdi tam da sırası. Bu sahilden daha uygun bir yer olamaz.
Kabare winston ve doors eşliğinde sarhoşluğa uçuyorum.
Senin için de içeceğim*
Seviyorum

2 yorum:

  1. Bu yazı bana yıllar önce izlediğim bir oyunu hatırlattı: Abelard ve Heloise - mektuplar.
    Oyunun metnini de okumuştum. Doyumsuz mektuplardı bunlar. Öneririm. Mitos Boyut yayınlarından çıkmış olmalı.

    YanıtlaSil
  2. öneri için teşekkürler. bi' kitap seferine çıktığımda aklıma gelecektir*

    YanıtlaSil